Fotoğrafcılık I


     Gerçek Bir Efsane




Üniversitenin ilk yılları Ankaradayım. Baba yok parada yok. Kuzenim basın yayında okuyor. Nasıl oldu bilmiyorum bana Canon T70 fotoğraf  makinasını verdi. Fotoğraf çekip satarsın diye. Yurtta kalıyorum Cebeci Site yurdu.
             
Fotoğrafa ilgim orta okul yıllarına dayanıyor. Orta okulda fen öğretmenimle birlikte pinhole camera  (iğne deliği fotoğraf makinası ) yaptık. Okulumuzun fotoğrafını çektik, filmi yıkadık, ve fotoğrafı bastık. Tüm bu işlemleri birlikte yaptık. O gün mesleğin tozunu yuttum.
           

            Canon  T70  makinesi ile çektiğim tüm fotoğrafları sattım. İyi fotoğraflar çektim. Çok övgüler aldım. Çevremde bu sanata bakış açısını değiştirdim. Üniversitenin son yılında bir grup arkadaşım gelip sahip oldukları en güzel fotoğrafları çektiğim için bana teşekkür ettiler.


            Kendi fotoğraf makinamı almamın zamanı gelmişti. Çevremdeki fotoğrafçılarda ki makinaların en iyisi Minolta, pentax K1000  gibi benim ilgimi çekmeyen makinalardı. 

       Samsuna gittim makine almak için. İyi bir fotoğrafcı abimiz vardı merkez camiinin altında. Derdimi anlattım. Elinde 3 tane çok iyi Fotoğraf makinası olduğunu söyledi. Minolta Dynax, Nikon F90 ve  Nikon 801s . Üç makinayı tek tek inceledim. Nikon 801s  dizaynı ağırlığı ve özellikleri ile kalbime taht kurdu. Fotoğrafcı üstadım bana  Nikon T90 ı önerdi ama beni vazgeçiremedi. Ben Nikon 801s’ i aldım.

 
            Nikon 801s  ile tam 10 yıl çalıştım. Muhteşem fotoğraflar çektim. Çok paralar kazandım. Netlemesi hızlı, renk kalitesi çok yüksekti. 35-135  mm, 50 mm, 90 mm ve 300 mm Nikkor lenslerim vardı.Daha sonra efsane  lens 80-200mm   2.8 diyafram aldım.

            Bir çok meslektaşım  Nikon F90 kullandı hiç birisi benim kadar uzun kullanamadı. Perde kırılması problemi ile hiç karşılaşmadım. Çoğu arkadaşımın kabusu idi perde kırılması.


            Bu makine ile 50 bin  evet evet 50 binden fazla 36 lık film çektim banamısın demedi. Her karede çıkarttığı ses yok mu muhteşem Şakıdık şakıdık şakıdık…


           Bir gün çok sevdiğim patronum geldi ve bana o makinaya ihtiyacı olduğunu söyledi ona satmamı istedi. Biliyordu ki ben yedek makine olarak bir  Nikon F4 ve bir  Nikon F5 almıştım Nikon F5 i hiç kullanmamıştım. Kendisinin ısrarına dayanamadım, piyasanın  oldukça üstünde bir fiyata sattım. 


            Nikon F5 ten sonra digital kameralar çıktı. Canon D10 ilk digital makinam oldu.

     Nikon F5 bende tam bir hayal kırıklığı oldu. Her ne hikmetse Nikon firması, makinanın dışında ki plastik kaplama şeklini, Canon fotoğraf makinalarınkine benzetmek istedi. Yapmış oldukları  plastik cover sıcaktan gevşeyip kendini attı. Antalya sıcağında 3 ay dayanamadı. Başka arkadaşlarımda aynı sorunla karşılaştı. Hiç kimse kalıcı çözüm üretemedi. Ben plastiği tamamen çıkarttım. Üzerine çok güçlü bant yapıştırdım. Elim yapış yapış oluyordu çalışırken. Nikon F5 bir sene kullandım. Şimdi evimde bir rafımı süslüyor.


            Uzun bir süre geçti. Ben Canon D20, Canon D30, Canon D40, Nikon D200,
Canon 5D, Canon 5D Mark II makinalarını satın aldım sırası ile…
Üstteki seride Canon D30 Nikon D200 ve Canon 5d ve 5d Mark II  keyifle çalıştığım makinalardı.

            Birlikte çalıştığım bir arkadaşım aradı Almanyadan. Bir fotoğrafçı ölmüş, tüm malları bu işle uğraşmayan oğlunu kalmış. Ve elinde  hiç kullanılmamış  Nikon 801 s varmış hiç düşünmeden Satın al dedim. Aldı getirdi. Efsane makinama tekrar kavuştum. Şimdi kutusunda saklıyorum. Bu işten anlayan ve seven dostlarıma göstermek  için arada bir kutusundan çıkartıyorum.



1 yorum:

  1. Bende de eski fotograf makinalarından var. Bir ara bayağı çekim yapmıştım. Ama dijitaller çıktıktan sonra unutmuştum onları. Lübitel ll, Zenith 12 XP, hatta son zamanlarda kullan at makinem halen filmi ile birlikte duruyor.

    YanıtlaSil

Lütfen Fikrinizi Paylaşın...