Nerde Beleş Oraya Yerleş !
Sabahın erken saatinde
babamın elini tutmuş, babamın iş yerine doğru gidiyorum.
Yaşım 5-6, neden o
saatte babamla gidiyorum, hatırlamıyorum. Hava soğuk, yerlere kırağı düşmüş.
Caminin
yokuşundan aşağı iniyoruz. Yerde bir mor binlik kağıt para gördüm, almak için
babamın eli elimde olduğu halde eğildim. Babam yere baktı, elimi çekti ve parayı
almama engel oldu. Tam o sırada beyaz
sakallı yaşlı bir dede belirdi.
-
-Evladım bırak
alsın, o çocuğun nasibi dedi.
Babam
elimi bıraktı. Bende bir iki adım geri gidip, parayı yerden aldım.
Babam ve
annem, bana ve kardeşlerime:
-Size
ait olmayan hiçbir şeyi almayın. Olaki yerde bir şey gördünüz, sahibinin
bulabilmesi için, yüksek bir yere koyun, ama mümkünse hiç dokunmayın. Derdi.
Ben o
gün o parayı aldım.
Aynı gün babam oldukça yüklü miktarda parasını kaybetti.
Hepimiz bu kayıba o bulduğum paranın sebep olduğunu düşündük.
Aynı gün babam oldukça yüklü miktarda parasını kaybetti.
Hepimiz bu kayıba o bulduğum paranın sebep olduğunu düşündük.
Bana
beleş hiçbir şey yaramaz.
"Bedava
sirke baldan tatlıdır." Atasözü bizde işlemez.
Muğladan
Ankaraya gelirken, yolda durup bir şeyler alırım. Denizlinin Kale beldesinde bir
yer keşfettim. Zeytin, zeytin yağı, kuru biber vs her türlü doğal gıda aldığım
bir yer var. Alış verişin sonunda, iş yeri sahibi, ikram olarak bir poşetin içine
kuruyemiş koyup verir, yolda yersiniz diye.
Son
seferimde, içimden, bu sefer ikramlık verecekleri şeyleri satın alayım, onlara
verme şansı tanımayayım, diye geçirdim. Alışveriş biraz uzun sürünce, ben unuttum
kuru yemiş almayı. Tam arabaya bindim, hareket edeceğim, yetişip elime tutuşturdu
bir torba kuruyemiş. Teşekkür ettim. Kendime de kızdım unuttuğum için.
Yolda uzun müddet elimi kuru yemişe sürmedim. Sonra bir baktım ben yemeye başlamışım kuru yemişleri, taze, cıtır cıtır gidiyo. Bir avuç, bir avuç daha, birden cattt... Allahım ne ısırdım, acaba kabuklu bir şey mi unutulmuş. Yok böyle bir şey, o ses, benim dolgulu dişimin yan yüzeyinden imiş. Bir ağrıdır bir sızıdır başladı.
Ankaraya gelişimin ertesi günü, dişçiye gittim.
Dişime kaplama yapacaklar,
bu arada, bir başka dişimde çürükmüş,
onada dolgu yapılacak, ayrıca,
başka bir dişimede, kaplama yapılıp,
yanındaki boşluğa köprü yapılması gerekiyo,
ha birde arkada yirmilik bir diş var,
altı boş, onunda çekilmesi gerekiyooo...
Yolda uzun müddet elimi kuru yemişe sürmedim. Sonra bir baktım ben yemeye başlamışım kuru yemişleri, taze, cıtır cıtır gidiyo. Bir avuç, bir avuç daha, birden cattt... Allahım ne ısırdım, acaba kabuklu bir şey mi unutulmuş. Yok böyle bir şey, o ses, benim dolgulu dişimin yan yüzeyinden imiş. Bir ağrıdır bir sızıdır başladı.
Ankaraya gelişimin ertesi günü, dişçiye gittim.
Dişime kaplama yapacaklar,
bu arada, bir başka dişimde çürükmüş,
onada dolgu yapılacak, ayrıca,
başka bir dişimede, kaplama yapılıp,
yanındaki boşluğa köprü yapılması gerekiyo,
ha birde arkada yirmilik bir diş var,
altı boş, onunda çekilmesi gerekiyooo...
Üçüncü
haftadayım,
hala bitmedi,
hayatımın en zor günleri,
yemek yiyemiyorum,
su içemiyorum,
soğuk,
sıcak,
geçici diş,
geçici dolgu…
hala bitmedi,
hayatımın en zor günleri,
yemek yiyemiyorum,
su içemiyorum,
soğuk,
sıcak,
geçici diş,
geçici dolgu…
Yani
dostlar çekilecek dertlerimiz varmış çekeceğiz.
Ama o
kuruyemişi yemese idim…
Bütün
bunlara sebep olan o beleş kuruyemiş…
Beleş
Sirke Baldan Tatlıdır. (mı acaba)…
Beleş
sirke mi istemem yere dök…
Sağlıcakla kalın dostlarım herşeyin başı sağlık.