Samsunda Belediyenin karşısında bir kahve vardır en
eskilerden. Liseye devam ediyorum, aynı zamanda Kahvede çalışıyorum . Okullar
tatil, her sabah 6:30 da kahveyi açıyorum,
sabahçılar damlıyor erkenden, ellerinde Samsunun meşhur simidi diş
kıran. Bu adı ben taktım, kaç kez şahit oldum. Tabi bilenler bu simidi çaya
batırarak yer.
Kahvehane
belediyenin karşısında olunca kahveye gelenlerde belediyede çalışanları oluyor.
Bazı emekli memurlar, bankacılar müdavim. Merkezi bir yerde olmasından dolayı
bir çok bankaya yakın. Bankacılar öğle yemeklerinde topluca geliyor, ufak bi kağıt
oyunu oynayıp çay içiyorlar, oyun bahane.
Bir grup var,
orta yaşlı, belediye çalışanı ve emeklilerden oluşan; bunlar tavlacı. İki kişi
tavla oynuyor, diğerleri çay içip tezahurat yapıyor. Kahveye gelenler içerisinde
en sevdiğim grup. İsmet abi bir vidanjör şöförü, çok tatlı bir adam, ay başını
ucu ucuna getiriyor. En popüler tavlacılardan. İsmet abi tavla oynadığında izleyici sayısı o kadar artıyor ki 20 - 25 kişiyi buluyor. Oyunculardan birisi bir el öne geçince hemen
bağırıyor,
–Oğlum Çayları tazele.
Çaylar geliyor, genellikle İsmet abi kaybediyor. Çay parasını
öderken yakın arkadaşlarından
destek almak zorunda kalıyor. Parayı alırken o kadar üzülüyorum ki, anlatamam. Onun Kazanması
için dua ediyorum.
Grubun en
yaşlısı; Kavaklı Memet Amca çok hırslı domino oynuyor. Rakip tanımıyor,
domino onun sayesinde kahvede en sevilen oyun oluyor. Grubun bir kısmı tavla oynuyor, bir kısmı
Kavaklı Memet Amcanın karşısında derslerini alıyor.
Bu grup hafta
sonları mutlaka geliyor. Sabah
kahveyi açtım, çayları demledim. Sabahçılar gelmeye başladı. Dört demlik çay bitti, beşinciyi demledim.
Saat 10'a geliyor, birisi geldi, tavla maçlarından aşina
olduğum. Birkaç kişinin olduğu masaya oturdu. Çay verdim, konuşmalarını duydum.
-Kavaklı Memet Amca ölmüş dedi. İnanamadım. Hemen yanlarına gittim
sordum, emin olmak için evet dedi, bizim Kavaklı yıkıldım.
Daha dün şu masada,
gevrek gevrek gülerek bana.
- Hadi bakalım çayları tazele Evladım. Bunların sayesinde biz
daha çook beleş çay içeriz. Gülüştük.
Kasketi bastonu hiç eksik olmazdı, ah be Kavaklı, yapılırmı bu bizlere, kahvenin neşesiydi. O
konuşunca herkes susar, O'nu dinlerdi.
Herkesin saygısını kazanmış ender insanlardandı. Örnek alınacak bir
Beyefendi idi bizim Kavaklı.
Oçağa girdim, göz yaşlarımı
tutamadım, okudum ardarda kaç tana üç Kulhu bir Elham. Benim gözlerim kırmızı çalışmaya
çalışıyorum, dilimde sürekli bir dua Kavaklı Memet Amcamı düşünüyorum.
Gruptan birkaç kişi geldi, onlarda öğrendi durumu. Herkes üzgün.
Öğleden sonra kahve iyice kalabalıklaştı. O iş yoğunluğunda
bile Kavaklı Memet Amcama dua etmekten kendimi almıyorum.
Saat dört
gibi kahveye doğru gelen birisini gördüm, kendi kendime nasılda Kavaklı Memet Amcama benziyor
dedim.
Adam içeri
girdi.
-Selamün Aleyküm. Bi sessizlik oldu. Sonra birden kerkes
ayağa kalktı, adama sarıldılar Aleyküm Selam Kavaklı diye, bir baktım bu bizim
Kavaklı.
Sabah Gelen adam, tüm şehirde dolaşıp Kavaklı öldü diye bi şaka yapmış.
Kavaklı
Memet Amcam, evine Taziyeye gelenlerden
öğrenmiş. Aynı şoku onlarda yaşamış Kavaklı Kapıyı açınca.
Hayatımın en
duygu yüklü günlerinden birini bana yaşatan, şakacı adam, sayende kimbilir
kaç üç Kulhu bir Eham okudum.
Kavaklı Memet Amcam, az kişiye nasip olan çok sevilen bir kişi
idi. Kahvede çalıştığım aylar boyunca
neşesini bizden esirgemedi. Ruhu Şad Olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen Fikrinizi Paylaşın...