Kapıcı




    

     Kapıcı Hıdır

     14 Katlı bir binada oturuyorum. Sitede her bloğun bir kapıcısı var. Bizimkisi Hıdır. Hıdır yaşça benden küçük çok saf birisi. Her türlü yardıma da koşuyor. Sitede ilk yerleşenlerden birisiyiz. Binada  hala  boş daireler var. 


      Yan blokta bir kapıcı var adam tam cevval full yetenek.  Su,  elektirik, mobilya tamiri, yok yok her şeyi çok güzel yapıyor.  Bizim Hıdırın tam tersi.

       Bizim Hıdır kendi yapamayacakları için onu çağırıyor. Bizde parasını veriyoruz ona yaptırıyoruz. Tabii bu iş Hıdırın pek hoşuna gitmiyor. Adam parayı alıp gidiyor.

   Su faturamızı zamanında ödemediğimiz için gelip suyumuzu kesmişler.  Ben erkenden çıktığım için görmedim duşumu alıp çıktım. Kardeşim işe gidecek duş alması lazım telefon ettim Hıdıra.

 Hıdır,

    -Hallederiz abi dedi. 

   Yan bloğun kapıcısını çağırmış,  O'da bizim dairenin karşısı boş,  onların su saatlerinden bizim  boruya bağlamış,  yani boş dairenin su saatinden geçen suyu kullanacağız.

     Ben aynı gün faturayı ödedim ertesi güne geleceklerini söylediler.

     Akşam eve geldim Hıdırı aradım. Faturayı ödediğimi ertesi gün tekrar bağlamak için geleceklerini söyledim. Ve boruyu eski yerine bağlamalarını istedim. Yan bloktan arkadaşı çağırmasını söyledim.

 - Hallederiz abi dedi.

     Kapının önünden bir tıkırtı geldi, açtım kapıyı baktım, Hıdır elinde bir su anahtarı. Hıdır yandan arkadaşı çağır  yapsın dedim.  Bana döndü,

  -Abi o kadarda  değil hallederim ben sen hiç merak etme dedi.

   Ben emin misin diye tekrar sordum.

 -Ayıp ettin dedi. Peki dedim. Tam kapıyı kapatıyorum kardeşim geldi bana döndü abi bu adam bu işi yapamaz dedi.


   Neyse biz kapıyı kapattık.  Çay var içiyoruz merak ettim açtım baktım nasıl gidiyor diye. Anahtarla cırmalıyo boruyu sökmeye. Yine 
  
- Hallederim abi dedi.

Beş dakka sonra kardeşim baktı hemen beni çağırdı. Bizim Hıdır borunun bir kısmını sökmüş ama su kaçırıyo üstü başı batmış beni görünce kedi gibi

   -Abiii yardım et dedi.

     Bir terlik giydim bir havlu getirdim.  Borudan fışkıran suları engellemeye çalışıyorum. Bizim Hıdır bir hamle daha yaptı,  borudan fışkıran suları durdurmanın imkanı yok, borudan öyle şiddetli su fışkırıyorki beni geri itiyor kardeşim geldi bana arkadan destek oluyor.

-Hıdır binanın ana vanası nerde git  şunu kapat.

-Abii bilmiyorum nerde.

-Hıdır git şu yandaki kapıcı  çağır getir.

-Tamam abiii.

     Hıdır bıraktı boruyu bana asansöre bindi… 

    Asansör bozuldu ara katta kaldı...

     Borudan bir su geliyor ben zapdedemiyorum binadan aşağı oluk oluk su akıyo.

     
Allahtan birisi aşağıdan asansörü çekti. On dakika sonra su kesildi. Hıdır geldi vananın yerini bulmuş.  Biz kardeşimle sırıl sıklamız. Neyse bıraktık geçtik içeri.
Bu arada Hıdır,

     - Ben hallederim gerisini abii  diyor.

    Kardeşimle birlikte gülmekten altımıza yapacaaaz daha neyi halledeceksin Hıdıııır…

    Ertesi gün sucular geldi bizim suyu bağladılar.

     Biz  herşeyin hallolduğunu düşüne duralım. Akşama Hıdır geldi Ağlıyooo...
 
     -Oğlum Ne oldu.

     -Abii dün boruyu bağlayıca  vanayı açık unutmuşum, karşı daireyi  su basmış, daha da  kötüsü su alt katı basmış, adamın tüm parkeler kabarmış,  ev göl olmuş.  Adam çok kızdı parasını benden istiyo abi napacaaam.


  -Tamam Hıdır hallederiz dedim. Gönderdim.


Kardeşimle biz  gülmekten altımıza yaptık bu sefer. Hıdııır daha neyi halledeceeen derken bunları düşünememiştik.

Alt katın parkelerini yaptırdım. Hıdır özür diledi Teşekkür etti.

O günden sonra  Hıdıra, Hıdır ne olur sen halletme biz hallederiz diye çok takıldım…Çok mahcup bir çocuktu.

 O evden taşındığımızda arkamızdan ağladığını bilmek hem güzel hemde hüzün verici… 

Yatay Geçiş




   Yatay Geçiş Gerçeği


    Üniversiteye kayıdımı yaptırdım. İngilizce hazırlığı geçmek için yeterlilik sınavı oldu. Sınava girdim, ve geçtim. Dersler başladı. Sınıftaki arkadaşlarımın çoğu hazırlık okumuş ve oradan tanışıyorlardı. Sayısal derslerdeki başarım, ve çok yönlü sosyal olmam sayesinde,  sadece sınıfımda değil,  üniversitenin tamanında popüler oldum. 


     Arkadaşlarım sadece öğrencilerden oluşmuyor, okulda ki bir çok Öğretmenide kapsıyordu. Çok keyifli bir ortamım vardı. Kıbrısta büyük bir dairede tek başıma kalıyordum.  Akşamları ders çalışmak için evime arkadaşlarım geliyor. Ders çalışma saatlerimiz çok keyifli geçiyordu.


     Bu arada yemek yapmaktaki marifetlerimi de arkadaşlarıma sergiliyordum. Mız mız bir arkadaşım vardı, kıbrıslı,  o bile yemeklerimi beğenir  ve,
-                    

                               - Abi  Annemden Güzel yapan be derdi.



      Oklun ikinci döneminde boynumdan kaynaklanan bir vertigo gelişti. Yarım dönem,  kıbrısın o sıcağında boyunluk kullandım. Herhangi bir sağlık sorunumda,  Ankarada daha hızlı bir çözüm bulabileceğim kararına vardım  ve Yatay Geçiş yapmaya karar verdim.

 
        Not ortalamam yüksekti.  Şeref listesine girmiştim.  


      Dönem sonunda Ankaraya döndüm. Yatay geçiş için 2 üniversiteye başvurdum. Birisinin Dil sınavına girdim geçtim. Diğeri not ortalamamın çok iyi olduğunu söyledi ve beni kabul etti. Dil sınavına girmedim.  Yatay geçiş işlemlerimi tamamladım.  2. Sınıfa yeni üniversitemde başladım. Her şey bundan sonra başladı.

     Sistem,  tamemen öğrencileri yaz okuluna pompalamak ve dönem içi mümkün olduğunca öğrenciyi zorlamak üzerine kurulmuş. Anladık sıkı ders çalışmak gerekecek.


     Derslere devam ediyorum tabi kimseyi tanımıyorum. Mümkün olduğunca önlerde oturuyorum. Dersi kaçırmamaya  özen gösteriyorum.  Ya yok böyle bir şey adam 10 kez yanıma oturdu bi selam vermiyo.  Eee adamlar hazırlık ve birinci sınıftan tanışıyorlar.

     Yaa  benim sosyal zekam tüm hocalarla arkadaş olmayı başardı, lakin sınıftaki arkadaşlara bir türlü ulaşamadı. Sınıfta benim gibi yatay ve dikey geçişten gelenler bir grup oluşturduk. 

    Bir kısmı  artık 4.sınıfın sonlarına doğru bizlerle iletişim kurdu. Ama bir kısmı kardeşim kendi oluşturdukları grup dışında zorda kalmadıkça hiçkimse ile iletişim kurmadı.


    Sistemleri başarılı oldu ben eski şeref listesi  öğrencisi birkaç dersten başarısız oldum.  Yaz okuluna gidemezdim çünki yazın çalışmak zorunda idim.


      Şimdi dostlar eğer zamanı geri alabilse idim asla yatay geçiş yapmazdım...


      Ben ki sosyal olarak beni tanıyan herkesi şaşırtmış birisiyim...  Yalnız kaldım...
 Bu da beni mutsuz etti... Başarısız etti...


     Yatay geçiş düşüncesi başlangıçta cazip geliyor. Daha iyi üniversite, daha iyi bir şehir, yeni ortamlarrrr…

     Dostlarım kesinlikle tavsiye etmiyorum. Üniversitenin ilk yıllarında arkadaşlıklar oluşuyor, zorlukları birlikte aşıyorsunuz, samimiyet oluşuyor, güven gelişiyor.


     Yatay geçişi tavsiye etmiyorum çünkü getirisi götürdüklerinden fazla değil...



     Yatay geçişi tavsiye etmiyorum çünkü yeni sisteme alışmak için çok zaman kaybediyorsunuz.  ( ilk derse gittiğimde danışmanım beni yanlış binaya gönderdi başkasının dersine girdim. Hiç unutmuyorum Filistinli bir matematik hocası dersi  ingilizce anlattı çocuklar anlamadıklarını bir de Türkçe anlatmasını istediler Hoca beni tanimıyor. Çocuklara idareden bazı gözlemcilerin olabileceğini ve dersi Türkçe anlatamayacağını söyledi bana bakarak. Beni idareden gönderilmiş gözlemci zannetmişti. )

     Yatay geçişi tavsiye etmiyorum çünkü sisteme alışayım, arkadaşlık kurayım, ortamı tanıyayım derken,  zırt dönem bitiyor ve başarısızlığın anahtarı elinizde patlıyor...


     Dostlarım Yatay Geçiş pişmanlıkları içerisinde barındırıyor. 

      Acaba kaç kişi yatay geçiş yapıp  başarılı olmuş ( kıstasta mutluluk ta olmamlı ) çok merak ediyorum doğrusu…

Sevgiyle Kalın Dostlar…

Kültüre dair




   

     Gelenek  Görenek Anane...Kaybettiklerimiz...


     Orta okul birinci sınıf öğrencisiyim. Okul çıkışı eve gidiyorum.  Sokağa döndüm, benden başka kimse yok. Sokak çok uzun değil. Sokağın sonunda yaşlı bir nine yolun ortasına kadar geldi. Bana doğru baktı. Aynı hizaya gelmiştik. Geri döndü. Ben arkama baktım benden başka birisi var mı diye. Baktım kimse yok. Yaşlı nine beklemeye başladı. Ben yanından geçene kadar bekledi. Ben geçince oda geçti. Çok tuhafıma gitmişti acaba neden bekledi ? yolun ortasından beni görünce neden geri  döndü ?

 
Eve gidince Anneme olayı anlattım. Annem
             

          - Oğlum Erkek eve ekmek getirir Aş getirir. Evin direğidir. Onun moralinin bozuk olmaması huzurunun kaçmaması gerekir. O yaşlı kadın senin uğurunu kesmek istemediği için, yolun ortasından geri dönüp senin geçmeni bekledi. Erkek te kadınların kendilerine gösterdikleri bu saygıyı onlara karşı görevlerini en iyi şekilde yaparak gösterir dedi.


     Kültüre bakarmısın...
   
    Çocuk demiyor,  
    ben yaşlıyım demiyor, 
    uğrunu kesmemek için bekliyor.

     Ben bunları bilsem senin yanına gelip o mübarek elini öpmez miydim  nineciğim.  Affet beni…

Fotoğrafcılık II

  


  


     son analog

      Nikon F5   80-200 2.8 ED Nikon  pompalı lens, benim son analog kitim.


   Uzun süre fotoğrafcılık yapanlar bilir, pompalı lenslerle çalışmak daha keyiflidir. İlk pompalı lensim  75-300 sigma idi. Ben çalışır iken pompayı öyle ileri geri itiyordum ki,  lensin boyu biraz uzadı. ( gerçekten uzadı ) Artık 75-350 oldu, lens hala elimde inanmayan olursa bulup fotoğraflayacağım.



    Bu kitle çalışmaktan çok hoşlanıyordum. Hem görsel olarak göz dolduruyor, hemde mükemmel fotoğraflar çekiyordum. Lensin renk kalitesi hassasiyeti mükemmel manuel netlik yapıyorum ve bu benim hızımı hiç etkilemiyor.


   Nikon F5 te battary grips  fixed olarak geliyor. Yani battary grip satın almanıza gerek yok. Makinadan ayrılmayan bir grip var. Buda makinanın görüntüsünü daha güçlü kılıyor.( Kallavi )


    Nikon  80-200  2.8 ED Lens insanın eline tam oturuyor.  Bu lens digital uyumlu olarak lanse edilmişti. Ancak ben Nikon D200 de denedim 2 bazan 3f stop açık veriyor ayarlarla oynayıp düzeltip çalışmayı denedim ama başarılı olamadım. Şimdilik vaz geçtim, ama sırf bu lensi kullanmak için, yeni  bir Nikon Fotoğraf makinası almak istiyorum. (Denemeden Almam )





     Pompalı Lenslerin tekbir dezavantajı vardır, oda pompalama sırasında içeriye toz alıyor olması. Aynaya, film yüzeyine, yenilerde sensör üzerine toz düşüyor. Çalışma ortamınızın temiz olması bu sorunu az da olsa çözüyor. Yinede sık sık temizlik yapılması gerekiyor.


     Nikon  80-200 2.8 lensi  Canon 5D de kullanmak için bir converter aldım. Ancak lensin ağırlığı  o kadar fazla ki, aldığım converter taşıyamadı. Yere düşürmekten son anda kurtardım.


     Arkadaşlarımın çoğu, elindeki makinayı bir sene kullanıp satıyor, seneye başka bir makine alıyor.  Bu güne kadar hiçbir makinamı satmadım (Nikon  801s hariç onuda patronumun ısrarı üzerine kendisine satmıştım ) 

     Bilmiyorum sizlerde de var mı, uzun süre kullandığım  şeylerle  aramda bir bağ oluşuyor. Bu duygusal bağ, onları elimden çılartmama engel oluyor.  Kalem, saat, Fotoğraf makinası, araba, tişört…Çok sevdiğim bir tişörtü önceleri çok giydim, sonrada eskiyecek diye giymemeye başladım…

            Şimdilerde Çalışma odamın raflarını süsleyen makinalarımın, kendilerine  verdiğim değeri  hakettiklerini bilmek beni  mutlu ediyor.