Filmlerde Olur Böyle Şeyler IV






     Antalyada üniversiteye gidiyorum. Sabahları hep erken kalkarım. Ev  ile üniversite  arası, yarım saat yürüme mesafesi. Sevmesem bile hiçbir dersi kaçırmam.

    Yine bir bahar sabahı çıktım yola. Genelde yalnız yürürüm.  Önümde siyah uzun  deri pardesü giymiş bir esmer güzeli belirdi.  Daha  yüzünü görmedim ama bu salınış… bu endam …bu güvenilir adımlar… kuğu gibi salınıyor…

   Aramızdaki mesafeyi sabit tutarak, okula doğru gidiyoruz. Tabiki o beni görmüyor.    

 Ama podyumdaymış gibi, önümden salınıp duruyor... Kalbimden cızırtılar geliyor.   
   
   Rabbim ne güzellikler yaratıyor…
  
  Okulun girişinde kaybettim kendisini.
  
 Nereye gitmiş olabilir,  sağa sola bakıyorum yok yok…

   Yoksa hayalmi gördüm.
   Emin olamıyorum...

    Yalnızım bölüme doğru yola devam ediyorum.

     Ama gözümün önündeki kuğunun salınışı… boyu posu… beynime kazındı…


   Ertesi gün aynı saatte, aynı yerdeyim. 

  O da orada, inanamıyorum,
 hayal değilmiş,  kalbimin kütürtüleri çoğaldı.

 Mesafe aynı, ben arkada, o önde,  ama bu sefer kararlıyım, yüzünü görmeye.  Okula yaklaştıkça,  ben mesafeyi kısaltıyorum.  O da salınmaya devam ediyor.  Benim farkımda bile değil.

   Öyle bir havası var ki, öyle kolay kolay yaklaşamazsın.

    Tam okula girişte yakaladım. 
 
    Çaktırmadan yüzüne bir baktımmmm…

     Ya bu ne güzellikkkk…

    Adamım kalbim yerinden çıkacak…

     Acaba ben bu heyecanla nasıl gözüküyorum…

    Sende görsen benim kadar etkilenirsin…

   Maggie Cheung  ve   Ziyi Zhang  karışımı bir güzellik, var ötesini sen   düşün…


                                                       Maggie Cheung 




                                                                     
                                                                       Ziyi Zhang


   Artık sabahları iple çekiyorum.

   Bu benim ritüelim oldu.  

  O önde ben arkada 20-25 dakika  heyecanın doruklarındayım.

  Hatunu arkadan görmek bile yetiyor. Lakin bu böyle gitmez.
 Adını bile bilmiyorum…

   Bir gün kantinde oturuyorum, ev arkadaşlarımdan birisi uzakta, kalabalık bir masada oturuyor. Gidip yanına selam vermek istedim. Gittim  selamlaştık oturdum.
Karşı çaprazımda kim var… Benim kuğu,  Allaaaah kalbim dışarı çıkacak… 
Ev arkadaşımın sınıf arkadaşı…

     Bu güzellik beni benden alır
     Ne gün kalır ne gece
     Bir gün bile görmeyince
     Baharım döner zemheriye…


   Eve dönünce arkadaşıma durumu anlattım. O da bizi tanıştıracağını söyledi.  Beni bir heyecan sardı.

   Birkaç gün sonra biz tanıştık.  Benim heyecanım  dinmek bilmiyor.

   Başbaşa kaldığımızda bana şunları anlattı. Kendisinin çocukluktan beri herkes tarafından çok sevildiğini, artık bundan bıktığını, insanların kendisine olan bu  sevginin kendisinde negatif bir duygu oluşturduğunu anlata durdu … O anlattı ben yıkıldım… Ben yıkıldım O anlattı…   

Yani dostum sevilmekten bıkmak ne demektir bilmem…

Ben yüzünü bile görmeden severken bana beni sevme diyen birisine  ne diyebilirim…

Sevilmek değil sevmektir
Benim muradım be hey güzell..




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen Fikrinizi Paylaşın...