İstanbul'a bir arkadaş ziyaretine karar verdim.
Hemen aradım arkadaşı
- Koy çay suyunu geliyorum.
- Kardeşim bu evde çay her zaman tazedir.
Hemen internetten Acunun web sitesine girdim. Ancak
sitede bazı sorunlar vardı, bir türlü satış kısmına geçmedi vazgeçtim. Uzun zamandır otobüs yolculuğu yapmadım.
Kendi aracımla İstanbul'a gitmek çok zor
olacaktı. Madem otobüsle gideceğim, en
iyi firmayla, rahat rahat giderim, diye düşündüm. İnternetten Ulusoy otobüs
firmasının web sitesine girdim. Tek kişilik koltuklardan bir tane satın aldım. 21 Kasım 2014 16:30.
Bulunduğum yerden Ulusoy söğütözü maximum 20 dakika.
Yola
çıkmama 2 saat var. Bir yağmur başladı,
bir fırtına çıktı sorma gitsin. Spor ayakkabımı çıkarttım, onun yerine
Lowa marka, 10 yıldan fazla giydiğim botumu aldım. İstanbulda rezil olmayayım
diye. ( Botun özel bir hikayesi var onuda sonra anlatırım.) Bir saat kala
taksiye bindim. Trafik canavarlaşmış kalabalık ilerlemiyor. Taksiciye durumu
anlattım.
- 16 30 da otobüsüm kalkacak yetiştir beni dedim.
- Abi bir saat var her halükarda yetişiriz endişe
etme.
Ancak ortalık
acemi şoför dolu, bir sürü ufak tefek kaza, trafik çok az ilerliyor. Yağmur
hızını artırıyor, fırtına kuvvetleniyor. Saat 16 35 te söğüt özü ofisine
girdim. Hemen solda bir masada duran beye yaklaşıp
-16 30 istanbul dedim.
- Kalktı. 5 dakika bekledi kalktı dedi.
- İyide saat 16 35 dedim nasıl 5 dakika.
- Kalktı dedi.
- Ne yapabiliriz
dedim.
yan masada duran bayanı işaret etti parmağıyla. Bayana gittim.
-16 30 İstanbul dedim ne yapabiliriz dedim.
biraz önce konuştuğum adamı işaret etti
parmağıyla...
- Oradan geliyorum dedim. Bunun üzerine Lütfetti
konuştu;
-Yapacak bir şey
yok biletiniz yandı, isterseniz en yakın zamandaki otobüse indirimli bilet alabilirsiniz dedi.
Hizmetinin kaliteli olduğunu düşündüğün bir
sistemin, seni iplememesini görmek insanda tiksinti uyandırıyor...
Kendi kendime boş ver dedim. Çıktım, otogara gidip
başka bir otobüs firması bulup onunla İstanbul'a gitmek üzere.
Tam
dışarı çıktım bir otobüs girdi alana, baktım üstünde İstanbul 16 30 yazıyor.
Hemen muavinin yanına gidip sordum 16 30
a biletimin olduğunu söyledim. Muavin bu saatin otogar çıkış saati olduğunu
söğütözü saatinin 17 00 olduğunu söyledi.
Sevincim kursağımda kaldı. Biletimde söğütözü 16 30
yazıyordu.
İlk taksiye bindim otogara gittim. Bilet satış
bürolarının önü hınca hınç dolu, bir kargaşa, sağa sola bakındım. Ulusoy
firmasını gördüm önü bomboş. Gittim genç
güler yüzlü bir arkadaş durumu ona anlattım.
-Dur abi ben seni o otobüse yetiştiririm dedi. Hemen
telefona sarıldı.
Ona benim bilet saatinin söğütözü saati olduğunu
söyledim. Yapacak birşeyin olmadığını
indirimli bilet verebileceğini söyledi. Diğer firmaların bürolarına bir baktım.
Ulusoydan ikinci kez bilet almaya karar verdim. Tekli koltuk yoktu.
17 30
da otogardan çıktık. Söğütözüne geldik.
Söğütözünden 17 40 ta ayrıldık. Yol çalışması olduğundan arkadan çıktık 17 45
te söğütözünün önüne tekrar geldik. Kızılay tarafına doğru devam ettik.18 00 de bir kez daha söğütözü bürosunun karşı
kısmından geçtik.
Şimdi ben ilk
geldiğimde saat 16 35 iken otobüs aslında arka yolda ilerliyordu ve bir kez
daha büronun önüne gelecekti ayrıca 16 35 te çıkan otobüs 16 55 de büronun
karşısına tekrar gelecekti. Hal böyleyken
sevgili ulusoy çalışanları benim cebimden bir bilet parası daha almak
için didiniyorlardı.
Evet ikici biletimin parasını aldılar. Otobüs
dışarıdan fena gözükmüyordu. Ancak içerisi dökülmüştü önümdeki arkadaşın
koltuğu bozuktu. Arkamdaki arkadaşın tepesindeki klima bozuktu. Arkamdaki
paltosuna sıkı sıkı sarılarak yolculuk yapmak zorunda kaldı. Benim kafama
arkadan bir yel eserken önümdeki arkadaşın sıkıştırdığı koltukta cabasıydı.
Muavin genç bir arkadaştı ve hiç kimse kendisinden memnun değildi.
Konuşmalardan anladığım ulusoy ve varan şirketleri birleşmiş varan kalitesini
yükseltirken ulusoy düşürmüştü.
Otobüste
benim durumumda olan başka bir arkadaş daha vardı. Kendisi söğütözü kalkış saatinde otogara gitmiş...Oda
ikinci bileti satın almış...
Yılların
Ulusoy firması ne hale gelmiş...
Benim rahat
bir otobüs yolculuğu yapma hayalim suya düşmüştü...
Şirket evliliklerinin şirketleri daha parlak hale
getirmesi gerekir, var olan kazanımların yitirildiği birleşmeler az gelişmiş
ülke yöneticilerinin tipik başarısızlığıdır.
Eskiden,
fotoğraf makinalarında film kullanıldığı yıllar, film üreticileri, piyasada
diğer rakiplerinin pazar payını azaltmak için, yine kendilerinin ürettiği ama
daha ucuz markalar oluşturup, bir furya ile inanılmaz satışlar yaparlardı. Bu
şekilde kendilerinden ödün vermeden
fiyat ve kalitelerini düşürmeden piyasa pazar paylarını arttırırlardı. Oldukça
zeki bir yaklaşım.
Otobüsteki arkadaşlarla mola da konuşma şansım oldu.
Herkesin fikri aynıydı. Yılların en kaliteli
otobüs keyfi gitmiş, yerini oldukça vasat bir durum almıştı. Konuştuğum arkadaşların ortak sesi;
- Bundan sonra asla Ulusoyu tercih etmem...
Bende zorunlu olmazsam başka firmayı tercih edeceğim...
Hayırlı Yolculuklar Arkadaşlar...
Çaylar Şirketten...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen Fikrinizi Paylaşın...